Şefkatli Sınırlar: Çocuk İçin Değeri, Ebeveyn İçin Zorlukları

Çocuklara sınır koymak, çoğu ebeveynin günlük yaşamda sık sık karşılaştığı ve zaman zaman zorlandığı bir konudur. Bu zorlanmanın kaynaklarına ve önemine değinmeden önce, sınır koymak deyince zihnimizde nasıl bir şey canlandığını fark etmek faydalı olabilir. Bazı kişiler için sınır, empatiden yoksun katı bir disiplin ya da bir tür “ceza” gibi görünebilir. Oysa sınırlar, çocukların gelişiminde günlük olarak pek çok bağlamda karşımıza çıkan, temel ve koruyucu yapıtaşlarıdır.

Bir çocuğun belirlenen yatma saatine uymasını istemek ya da ekran süresini onun yaşı için uygun gördüğünüz şekilde sınırlandırmak bu becerinin günlük örnekleridir. Sınırlar, empatiden uzaklaşmanın aksine, çocuğun ihtiyaçlarını, güvenliğini ve iyilik halini önceleyen koruyucu çerçevelerdir. Çocuklar, içinde bulundukları gelişimsel dönemin doğası gereği, kendilerine neyin iyi geleceğini ya da neyin riskli olabileceğini değerlendirme konusunda bir yetişkin kadar olgun düşünemez. Uzun vadeli faydayı gözetme kapasiteleri henüz gelişmektedir. Bu nedenle, ebeveynin rehberliği, çocuğun dünyasında bir koruma hattı ve yön gösterici işlevi görür. Ebeveynler, çocukların hayatında yetişkin olmanın sorumluluğunu alarak onlar için güvenli sınırları belirler. Ancak çocukları üzmekten ya da onlarla çatışmaya girmekten kaçınma eğilimleri, ebeveynler için bu süreci çoğu zaman karmaşık hale getirir.

Aslında sınır koymak, yalnızca çocuklarla değil, yetişkinler arası ilişkilerde de sıklıkla zorlayıcı olabilir. Türk kültüründe “hayır” demekte zorlanmak, karşısındakini “kırmamak” adına kendi ihtiyaçlarını geri planda tutmak, bir arkadaşın hatırı için istemediği bir şeye razı olmak ya da aile büyüklerinin beklentileri karşısında kendi sınırlarını ifade edememek sık rastlanan durumlardır. Bu tür zorluklar genellikle, “hayır” dendiğinde ilişkide çatışma çıkacağı ya da olumsuz bir durum yaşanacağı kaygısıyla bağlantılıdır.

Bu kaygının kökeni, çoğu zaman ilişkilere dair temel inançlarımızın şekillendiği ilk ilişkilerimize, yani ebeveynlerimizle kurduğumuz ilişkilere dayanır. Dolayısıyla, çocuğuna sınır koymakta zorlanmak, kişinin erken dönem ilişkilerinden getirdiği sınır meseleleriyle bağlantılı olabilir. Ebeveynin “hayır” dediğinde hissettiği suçluluk ya da çocuğuyla sevgi bağının zedelenebileceğine dair endişe, aslında geçmişten gelen ilişki deneyimlerinin bir yansımasıdır.

Bu noktada ebeveynin kendi sınırlarıyla ilgili farkındalık geliştirmesi, ebeveynleriyle yaşadığı zorlukların kendi ebeveynliğine yansımalarını sorgulaması çok kıymetlidir. Çünkü bu içsel yolculuk, çocuğa verilebilecek en büyük özgürlük alanlarından biridir. Belki de nesiller boyu tekrar eden bazı zorlayıcı dinamikleri gözden geçirmek, çocuğun sağlıklı sınırlar kurabilmesi için atılabilecek en değerli adımlardan biridir.

Çocuklar için sınırlar, kendi ihtiyaçlarını ve isteklerini fark etmeyi, bunları dile getirebilmeyi ve bunlar için çaba göstermeyi içerir. Bunun yanı sıra karşısındakinin ihtiyaçlarını da gözetebilmek, onlara saygı gösterebilmek ve hem kendisine hem karşısındakine gerekli alanı tanıyabilmek, yaşam boyu sağlıklı ilişkiler kurabilmeleri için kritik becerilerdir. Çocuklar, bu süreçte ebeveyninin rehberliğine, tutarlı ve şefkatli sınırlarına ihtiyaç duyar.

Ebeveynin koyduğu sınırlar, çocuk için çoğu zaman anlık hayal kırıklıkları yaratsa da ona güçlü ve önemli bir mesaj verir: “Ben buradayım, seni koruyorum ve keşfetmen için sana güvenli bir alan sunuyorum.” Bu mesaj, çocuğun hayatında hem kendine hem de dünyaya güvenle bağlanabilmesi için ona sağlam bir dayanak sunar.

Yazar: Klinik Psikolog Sıla Tülü

Yazar Hakkında:

Paylaşmak için:

İletişim:
  • +90 216 407 1222 / +90 532 061 6222
    Ethem Efendi Cad. No:31 Sim Apt. D:2
    Erenköy Kadıköy İstanbul
Çalışma Gün ve Saatleri:
  • Pazartesi - Cuma: 10:00 - 20:00
    Cumartesi - Pazar: 11:00 - 18:00

Copyright © 2025. Bu sitede yer alan hiçbir yazılı ve görsel içerik izinsiz paylaşılamaz, tümünün hakları saklıdır.