Psikoterapide Çerçevenin Rolü: Güven, Sabitlik ve Ruhsal Düzen

Psikoterapide, özellikle psikanalitik ve psikodinamik yaklaşımlarda, “çerçeve” adı verilen temel bir kavram vardır. Bu kavram, görüşmelerin günü ve saati, süresi, terapistin rolü, terapist-danışan ilişkisinin sınırları ve odanın fiziksel düzeni gibi, sürecin düzenini tanımlayan unsurları içerir. Dışarıdan bakıldığında çerçevenin yalnızca belli kuralları ve sınırları belirlemek için var olduğu düşünülebilir. Bu kısmen doğru olsa da, çerçeve psikoterapi sürecinde çok daha temel bir işlev üstlenir: danışan ile terapist arasındaki ilişkinin başlayacağı, gelişeceği ve danışanın kendisini güvenle açabileceği sağlam ve güvenilir zemini sağlamak. Bunu mümkün kılan en temel iki unsur ise çerçevenin sunduğu sabitlik ve öngörülebilirliktir. Hangi yaştan danışan ile çalışıyor olursak olalım, psikoterapi sürecinde çerçevenin sağlamlığı, danışanın iç dünyasında yaşadığı karmaşayı ve yoğun duygularını güvenle terapi odasına taşıyabilmesinin temel koşullarından biridir. Bu yazıda çerçevenin işlevine biraz daha yakından bakacağız.

Canlıların yaşamı, bedensel işleyişi düzenleyen ritmik tekrarlarla sürer: kalp atışı, solunum, uyku döngüleri… Bu ritmik tekrarlar, insan organizmasının iç dengesini, yani homeostasisini korur. Biyolojide homeostasis, organizmanın iç ortamının sabitliğinin sürdürülmesi olarak tanımlanır; örneğin vücut sıcaklığı, kan şekeri ve sıvı-elektrolit dengesi gibi değerlerin, dışsal değişimlere (ör. hava sıcaklığındaki değişimler, fiziksel aktivite veya stres gibi durumlar) rağmen belirli sınırlar içinde tutulmasıdır. Kısacası organizmanın iç dengesini koruma süreci olarak düşünülebilir. Freud’un sabitlik ilkesi de bunlar ile ilişkilendirilebilir. Freud’a göre canlılar, uyarılma düzeylerini belli bir dengede tutmaya, aşırı artış ya da azalmalardan korunmaya çalışırlar. Kısacası insanlar, hayatta kalabilmek ve işlevlerini sürdürebilmek için bir içsel denge, bir ruhsal ekonomi sağlamaya ve korumaya çalışırlar.

Psikoterapide de benzer bir işleyiş söz konusudur. Süreç boyunca, özellikle kurulan çerçeve aracılığıyla, danışanın içsel düzenini destekleyecek bir ritim ve sabitlik oluşturulmaya çalışılır. Psikoterapide çerçevenin sabitliği, danışanın iç dünyasında ortaya çıkan duygusal dalgalanmaları güvenle taşıyabileceği bir yapı sunarak, tıpkı yukarıda bahsedilen biyolojik ilke gibi, ruhsal dengeyi destekler. İç dünyada kaos, belirsizlik veya yoğun duygular yaşanırken, terapi odasındaki ve terapist-danışan ilişkisindeki süreklilik, sabitlik ve ritim, psikolojik açıdan düzenleyici bir işlev görür. Bu durum, dalgalı bir denizde ufuk çizgisine bakmaya benzetilebilir: Gözün sabit bir noktaya tutunmasıyla bedenin dengesini yeniden bulması gibi, çerçevenin sabitliği de danışanın ruhsal dünyasında yaşanan dalgalanmaları taşıyabilmesi için yaslanabileceği sağlam bir dayanak sunar. Bunu deneyimlemek, danışanın bu dışsal sabitlik ve ritim deneyimini içine almasına, kendi ruhsal mekanizmasına katmasına, zamanla kendi kendini düzenleyici bir işlev görebilmesine yarar. Psikoterapinin, ne olursa olsun altüst olmayacak, güvenle sığınılabilecek çerçevesi, tıpkı her gün orada olacağını bildiğimiz ufuk çizgisi veya her sabah yeniden doğacağını bildiğimiz güneş gibi, danışana güvenle yaslanabileceği sağlam bir dayanak sunar.

Kısacası, terapi çerçevesinin sağladığı sabitlik ve öngörülebilirlik, danışanın ruhsal dünyasında güvenli ve sağlam bir temel oluşturur. Bu nedenle terapistler, özellikle psikanalitik ve psikodinamik psikoterapi süreçlerinde, görüşme düzeni, süresi, sıklığı ve diğer çerçeve unsurlarının korunmasına özel bir özen gösterirler. Çünkü çerçeve yalnızca teknik bir kurallar bütünü değil; danışanın ruhsal varlığını taşıyabilen, güvenle yaslanabileceği bir yaşam zemini, terapinin sabit ve güvenli dayanağıdır. Bu dayanak, danışanın içsel denge ve düzenini korumasına yardımcı olurken, sürecin derinleşmesine, danışanın duygusal deneyimlerini keşfetmesine ve yaratıcı bir biçimde dönüştürebilmesine olanak sağlar. Böylece çerçeve, psikoterapinin hem güvenli limanı hem de gelişim için bir alan sunan temel yapısı olarak işlev görür.

Yazar: Klinik Psikolog Pelin Ulutaşlı

Yazar Hakkında:

Paylaşmak için:

İletişim:
  • +90 216 407 1222 / +90 532 061 6222
    Ethem Efendi Cad. No:31 Sim Apt. D:2
    Erenköy Kadıköy İstanbul
Çalışma Gün ve Saatleri:
  • Pazartesi - Cuma: 10:00 - 20:00
    Cumartesi - Pazar: 11:00 - 18:00

Copyright © 2025. Bu sitede yer alan hiçbir yazılı ve görsel içerik izinsiz paylaşılamaz, tümünün hakları saklıdır.