Psikoterapinin süresi, danışanın başvuru nedeni, ihtiyaçları ve psikoterapi sürecinde ortaya çıkan dinamiklere göre değişkenlik gösterir. Çalışmalarımızın temel amacı yalnızca mevcut yakınmaları azaltmak değil, bu yakınmaların oluşmasına ve sürmesine neden olan ruhsal ve ilişkisel yaşantıları anlayarak bunlar üzerinde derinlemesine çalışabilmektir. Bu nedenle, psikoterapi süreçlerini çoğunlukla uzun soluklu ve ucu-açık bir biçimde, danışanın ihtiyacına göre şekillenecek şekilde planlarız. Ancak bazı durumlarda daha kısa süreli ve çözüm odaklı süreçler de planlanabilir. Seanslar genellikle haftada bir ya da iki kez olacak şekilde düzenlenir ve her seans 45 dakika sürer.
Çocuğun yaşı ve ailenin başvuru nedenine bağlı olarak ilk seans ya yalnızca ebeveyn/ebeveynler ile, ya da ebeveyn/ebeveynler ve çocuğun birlikte katılacağı bir aile seansı olarak gerçekleşir. Bu seansta başvuru nedeni, çocuğun gelişim öyküsü ve aile yaşantıları hakkında bilgi alınır. Ardından çocuk ve aileye yönelik değerlendirme seansları uygulanır. Yapılan değerlendirmelerin sonucunda aileye bir geribildirim sunulur ve gerekli görüldüğü takdirde çocuk ile psikoterapi süreci veya ebeveynler ile danışmanlık süreci planlanır. Değerlendirme seansları ihtiyaca göre ortalama 3-7 seans arası sürer.
Değerlendirme sürecinin ardından yapılan geribildirim seansında sürecin nasıl ve kimlerle ilerleyeceğine karar verilir. Psikoterapi sürecine başlandıktan sonra seansların düzenli olarak sürmesi ve kesintiye uğramaması önemlidir. Genellikle 12 yaş ve altındaki çocukların psikoterapi süreçlerine ebeveynler de dahil edilir. Bu durumda genellikle haftada 1-2 defa çocuk ile psikoterapi seansı yapılırken, belirli aralıklarla ebeveynler ile ebeveyn danışmanlığı seansları yapılır. 12 yaş ve üzeri gençler ile yapılan çalışmalarda ise süreç ağırlıklı olarak genç danışan ile yürütülür. Ebeveynlerin sürece dahil olmasına ihtiyaç duyulan durumlarda genç danışanın da katılacağı aile seansları planlanabilir.
Bu sorunun yanıtı, çocuğun yaşına ve psikolojik destek alma nedenine göre değişiklik gösterecektir. Ancak her yaş grubu için geçerli temel bir ilke, çocuğa gerçeğe aykırı, yanıltıcı açıklamalar yapılmaması gerektiğidir. Terapisti ‘bir arkadaş’, ‘doktor’ ya da ‘öğretmen’ gibi tanıtmak veya gerçeğe aykırı bir başvuru nedeni belirtmek, hem çocukla kurulan güven ilişkisini hem de terapist ile çocuk arasındaki bağı zedeleyebilir. Çocuğun yaşına ve başvuru nedenine uygun olarak daha basitleştirilebilecek ya da detaylandırılabilecek bir açıklama özünde şöyle olabilir: "Son zamanlarda ... konusunda biraz zorlandığını fark ettik / zorlandığımızı hissediyoruz. Bazen çocuklar ve anne-babalar böyle zorlanmalar yaşayabiliyor. Bu gibi durumlarda, çocuklara ve ailelere yardımcı olan uzmanlar var. Biz de bu nedenle böyle bir uzmanla tanışmaya karar verdik. Bu sayede hem birbirimizi daha iyi anlayabiliriz, hem de yaşadığımız zorlukların üstesinden gelip kendimizi daha iyi hissedebiliriz. Bu uzman çocuklarla ve anne-babalarla konuşarak, oyunlar oynayarak ve resimler yaparak onlara yardımcı olan birisi. Benim de bildiklerim bu kadar, merak ettiğimiz diğer şeyleri ona sorabiliriz."
Uyguladığımız değerlendirmeler üç ana başlık altında toplanabilir: projektif, gelişimsel ve ilişkisel değerlendirmeler. Projektif değerlendirmeler, danışanın iç dünyasını, bastırılmış duygularını ve yaşadığı zorlukların altında yatan olası ruhsal dinamikleri anlamamıza yardımcı olur. Gelişimsel değerlendirmeler, çocuk ve ergenlerin bilişsel, sosyal ve duygusal becerilerini yaşlarına göre değerlendirerek, gelişimsel olarak önde ya da geride oldukları alanları tespit etmemizi sağlar. İlişkisel değerlendirmeler ise özellikle çocuk-ebeveyn etkileşiminin gözlemlendiği durumlarda, bağlanma örüntülerini, ilişkisel tarzları ve aralarındaki duygusal yakınlığı anlamamıza olanak tanır. Merkezimizde kullanılan bazı değerlendirme araçları şunlardır: Projektif çizim değerlendirmesi, Rorschach Testi, CAT/TAT algı testleri, WISC-4 Zeka Testi, MOXO Dikkat Testi, Marshack Ebeveyn-Çocuk Etkileşim Değerlendirmesi ve bağlanma değerlendirmeleri. Ancak belirtmek gerekir ki, değerlendirme sürecinin temelini çoğunlukla klinik gözlemlerimiz oluşturur. Bu nedenle, yapılandırılmış test ve ölçümleri yalnızca gerekli gördüğümüz durumlarda, ruhsal destek sürecini daha iyi planlamak amacıyla kullanırız.
Evet, yalnızca ebeveynlik ile ilgili konularda danışmak isteyen ebeveynler de ebeveyn danışmanlığı için başvurabilirler. Süreç içerisinde çocuğun değerlendirme ya da psikoterapiye ihtiyacı olduğu düşünülürse aile gerekli şekilde yönlendirilir.
Evet, aileler yalnızca çocuklarının ruhsal ve gelişimsel durumu ya da aile içi ilişkileri ile ilgili değerlendirme almak için başvurabilir. Değerlendirme sürecinde çocuğun ve/veya ailenin bir psikoterapi sürecine ihtiyacı olduğu düşünülürse aile gerekli şekilde yönlendirilir.
WISC-4 Zeka Testi ve Moxo Dikkat Testi, ruhsal değerlendirme ve psikoterapi sürecinden bağımsız olarak uygulanabilmektedir. Bu değerlendirmelerin sonucunda ortaya çıkacak olan tabloya göre çocuğa ayrıca Özgül Öğrenme Güçlüğü Bataryası uygulanması gerekli görülebilir. Bu durumda aile gerekli şekilde yönlendirilir.
WISC-4 için: Randevu oluşturulduktan sonra testi uygulayacak olan uzman kısa bir öngörüşme için ebeveyni arar ve testin uygulanma nedeni ve çocuğun durumu ile ilgili bilgiler alır. Testin uygulanmasının ardından yaklaşık iki hafta sonra detaylı yönlendirmeler de içeren yazılı rapor ebeveynler ile paylaşılır. Ayrıca ebeveynler ile 45 dakikalık bir geribildirim seansı yapılır. Bu görüşmeler test ücretine dahildir.
Moxo için: Yalnızca Moxo testi uygulanacağı durumlarda ebeveyn ile bir ön görüşme yapılmaz. Testin uygulanmasının ardından bir gün içerisinde testin yazılı raporu ebeveynler ile paylaşılır ve gerekli görüldüğü takdirde ebeveynlere telefonda kısaca geribildirim sağlanır.
Farklı bir şehirde veya ülkede yaşayan danışanlarla psikoterapi ve danışmanlık süreçleri çevrimiçi olarak yürütülebilir. Ancak bunun uygunluğu danışanın yaşı, başvuru nedeni, ruhsal durumu ve yaşam koşulları gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. Terapist, tüm bu kriterleri göz önünde bulundurarak çevrimiçi çalışmanın uygun olup olmadığına karar verir. Uygun bulunmadığı durumlarda danışan bulunduğu şehirdeki bir uzmana ya da kuruma yönlendirilebilir. Bunun yanı sıra, normalde yüz yüze yürütülen bir psikoterapi sürecinde de bazı seanslar geçici olarak çevrimiçi yapılabilir. Örneğin danışanın kısa süreliğine şehir veya ülke değiştirmesi ya da fiziksel katılımını engelleyen bir durum yaşaması halinde, süreç çevrimiçi olarak sürdürülebilir. Ancak bu her danışan ve her psikoterapi süreci için geçerli olmayabilir. Bu nedenle çevrimiçi görüşmelerin uygunluğu, danışanın koşulları çerçevesinde terapist tarafından değerlendirilir.
Yetişkin Danışanlar İçin:
Psikoterapi sürecinde danışanın paylaştığı tüm bilgiler, etik ve yasal çerçevede gizli tutulur. Ancak danışanın kendisine ya da bir başkasına zarar verme riski taşıdığı ya da hayati tehlike altında olduğuna dair bir durum tespit edilirse, terapist bu bilgileri ilgili kişi, kurum veya mercilerle paylaşmakla yükümlüdür.
Çocuk ve Ergen Danışanlar İçin:
Çocuk ve ergen danışanların da seanslarda paylaştığı bilgiler, riskli durumlar dışında ve danışanın rızası olmadıkça ebeveynleriyle paylaşılmaz. Terapist, seanslarda edindiği bilgiler doğrultusunda ebeveynlerle yürütülecek çalışmayı, bu bilgileri açıkça aktarmadan planlar. Ancak danışanın kendisine veya başkasına zarar verme riski taşıması ya da şiddet, ihmal veya istismara maruz kaldığına dair bir durum söz konusuysa, terapist hem ebeveynleri hem de gerekli mercileri bilgilendirmekle yükümlüdür.
Süpervizyon Amaçlı Paylaşımlar:
Terapist, mesleki gelişimini sürdürmek ve danışana daha etkili destek sunabilmek amacıyla, danışana ait bazı bilgileri -kimlik bilgilerini gizli tutmak kaydıyla- kendi süpervizörüyle paylaşabilir. Bu paylaşımlar terapist-süpervizör gizliliği ilkesi kapsamında yürütülür.